16.06.2010

DK 2010 5.Gün


Maçtan önce gırla giden Brezilya 4-5 atarın pek gerçekçi olmadığı maç başlayınca anlaşıldı. Güney gibi Kuzey Koreliler de oldukça güzel top oynuyorlar. Topu rakibin hücum bölgesine doğru paslarla çıkarırken sıkıntı yaşamıyorlar ve uzun toplara da ihtiyaç duymuyorlar. En uçtaki adam Jong Tae-Se hem hızı, hem yeteneği hem de futbol aklıyla komple bir hücumcu. Kendine güveni oldukça yüksek ve bu güven takıma yayılmış aynı zamanda. Futbolcular aman karşımızda Brezilya var stresine kapılmış değillerdi. Her ne kadar top çoğunlukla Brezilya’da kalmış olsa da, Koreliler topu ayaklarına aldıklarında baskı hissetmeden işlerini yapmaya çabaladılar.

Brezilya tabii ki geleneksel Brezilya değil. Takımda alıştığımız kadar büyük isimli oyuncuları yok. Ama yine de bir ağırlıkları var sahada. Daha çok hücum eden takımdılar ve özellikle Robinho ile çeşitli atraksiyonlara girdiler. Maicon sağdan ağırlığını hissettirdi. O hissettirdikçe da Elano daha bi silikleşti sanki o tarafta. Sorumluluk alır gibi durmuyordu ama arada fırsatı buldu mu şut çekiyordu. Derken bir güzel bir pas kalecinin yardımıyla gol oldu. Ardından da belki de gizlenmiş görüntüsünün yardımıyla sağda unutuldu ve Robinho’nun pasında temiz vuruşla golü attı. Biz de sevindik tabi iyi paraya satarız diye J Kaka beklenenin altındaydı, yıldız oyuncu isminden uzak bir görüntü sergiledi. Bugünkü Fildişi-Portekiz maçının berabere bitmesi ve ikisinin de pek umut vermemesinden sonra gruptan çıkarken zorlanmayacakları ayrıca belli olmuş oldu.

Fildişi-Portekiz maçı iyi başlayan orta sahada yüksek mücadele ile devam eden bir maç oldu. Zaman zaman sahada sanki fazla oyuncu var gibi gözüküyordu, orta sah o derece kalabalıktı. Ronaldo’nuın maçın başında direkte patlayan şutu umut verse de sonrasında akılda kalıcı bir pozisyon yoktu. Sağlam Drogba olsaydı tek başına bir şeyler üretirdi muhtemelen ama sakat ne yapalım. Portekiz tamamen Ronaldo’ya bağlı bir şekilde gidiyor. Bütün toplar ona gidiyordu neredeyse am yeterli sonuç gelmedi. Euro 2008’de kaybolmuştu Ronaldo, yine öyle olabilir gibi gözüküyor. Kuzey Kore’nin bugünkü performansından sonra iki takımın da işi kolay değil, orası kesin.

Slovakya-Yeni Zelanda? Şimdilik salla gitsin

1 yorum:

Del Piero dedi ki...

Bu dünya kupasına katılan Brezilya bende pek bir heyecan uyandırmıyor. Çünkü Brezilya tüm ülkelerden farklı olarak bir futbol şov ülkesidir, basketbol için NBA neyse futbol için de Brezilya odur benim için.94 dünya kupasına katılan brezilyada Romario, Bebeto, Branco gibi heyecan uyandıran oyuncular, 98 dünya kupasında yine Ronaldo, Rivaldo, Carlos gibi süperstarlar, 2002 de 98'in yıldızlarına Rinoldinho gibi muhteşem bir halka daha eklendi. 2006 da yine Ronaldinho(her ne kadar bi halt edememişse de), Ronaldo, Kaka(o zaman ki kaka) vardı. Bu turnuvada ise diğer takımlardan çok üstün görünen herhangi bir isimleri yok, çoğu oyuncusu sezonu sakatlıklarla ya da hayalkırıklarıyla dolu geçirmiş.

Her ne kadar üstteki gibi bi durum olsa da o formayı insan görünce farklı bir beklentiye giriyor gayri ihtiyari. ve brezilya ne kadar boktan olursa olsun yine brezilyadır.

Dünkü maçta ilk yarıda Kaka o kadar kötüydü ki K.Kore takımına koysan orda bile sırıtırdı. ikinci yarıda ise sadece ilk yarıdan biraz daha iyiydi, Kaka'yla birlikte sahanın diğer kötüsü Felipe Melo'ydu sonra da ne yazık ki Elano'ydu diyecem ama bir gol bir asist istatistiği ile bu etiketten sıyrıldı. Biraz hıncalca olacak ama Elano saklanıyordu resmen, yanındaki adam(çogunlukla Maicon) topu aldığında, o da saklambaç oynuyordu. Benim en fazla beğendiğim Robinho oldu, uzaktan çektiği isabetsiz ve yavşakça şutları da olmasa maça tam anlamıyla damgasını vururdu. K.Kore'ye gelince...aslında gelmeye bile gerek yok, turnuvanın en zayıf ve ezik takımlarından birisi, acı gerçek. Hele o pijamalı kaleci dua etsin kaleye dogru durust şut gelmedi yoksa hepsini içeri alırdı, gruptaki diğer iki maçta da kötü fark yiyeceklerini düşünüyorum. Ha ama adamlara acıdım, şut çekiyor top taca gidiyor, üzüldüm bizim kornere giden toplarımızda gol olmuş gibi sevindiğimiz ezik zamanlarımızı hatırlattı, bu yüzden sempati de duydum onlara.