2.07.2012

Euro 2012'nin Ardından



Koca bir futbol turnuvası bitti tek bir post atmamışız. Oysa 2010'da aynı maç için iki post attığımız bile oluyordu, hey gidi günler hey. Halbuki ne çok sevmiştik meşin yuvarlağı deyip romantik bir çıkış yapayım. Kendi adıma son bir yılda olanların beni futboldan soğuttuğunu söyleyebilirim. Eskisi gibi ilgi duymuyor, maç izleyemeyorum ama tabi ki yine önemli maçları kaçırmamaya çalışıyorum.

Bu turnuvaya dair kısa kısa düşüncelerimi kayıt altına alayım istedim.
  • İspanya turnuvaya bana göre iyi başlamadı, hatta finale kalmayacakmış gibi bir görüntü çizdi başta. Ama git gide performansını artırdı ve finalde de en iyi oyununu ortaya koyarak kusursuz bir performans gösterdi.
  • Turnuvanın en sempatik takımı İtalya'ydı şüphesiz. Keşke kupayı da kaldırsaydılar. Ondan sonra gelen ise yarı finalde İtalya'nın elediği turnuvaların artık bahtsız olmuş Almanları. Eskiden, "futbol 22 kişi ile oynanır sonunda Almanlar kazanır" denirdi. Son yıllarda hem şampiyonlar ligi hem de Avrupa ve Dünya kupalarından sonra artık futbol 22 kişi ile oynanır sonunda Almanlar kaybeder versiyonuna döndü. Bana göre finale kalsaydı Almanya, İspanya'yı döverek kupayı kaldırırlardı ama olmadı, nasip değilmiş.
  • Turnuvanın en büyük hayal kırıklığı tabi ki Hollanda. Son dünya kupasında final oynadıktan sonra turnuvadan 0 puanla elenmek büyük bir hayal kırıklığı.
  • Yazık oldu dediğim takım Hırvatistan'dır kesinlikle. Turnuvanın finalistlerinin olduğu gruba düşmeleri onlar adına şanssızlık. Yunanistan'ın Çek Cumhuriyeti'nin çeyrek oynadığı bir turnuvada onlar kesinlikle daha fazlasını hak etmişti.
  • Turnuvanın sürprizi bana göre Portekiz'di. İtalya da denebilir tabi ama İtalya'nın isim şanından her zaman bu tarz başarılar beklenir. Portekiz çok üst düzey bir başarı ortaya koydu, şampiyon İspanya bile ıkına ıkına penaltılardan ancak onları eledi yarı finalde.
  • Turnuvanın götü kalkan takımı Rusya'ydı sanırım. Gruplardaki takımlardan en iyisi biziz, süperiz filan derken gruptan çıkamamaları "büyük lokma ye ama büyük konuşma" nın tezahürüydü herhalde.
  • Turnuvanın en itici takımı Yunanistan. O boktan futbolları ile yine çeyrek final oynadılar ya, daha da bişey demeyeyim.
  • Turnuvanın en iyi teknik direktörü İtalya'nın Prandelli'siydi. Final maçında 3 değişiklik hakkını doldurduktan sonra sakatlanan Motta'nın çıkması ise şanssızlıktı onun adına. Kimse İtalya'dan bunu beklemezken, o İtalya'ya finale kadar turnuvanın en zevkli en güzel oyununu oynattı. Yeniköy kasabını da kutlamak lazım tabi. O da tarihe geçti ama en iyi ve en oturmuş kadronun da onun elinde olması onun şansıydı.
  • Turnuvanın en iyi oyuncusu...Tartışmasız Pirlo'ydu bana göre. Bir oyuncunun bir takım için bu kadar şey ifade ettiğini en son ne zaman görmüştüm biliyor musunuz? 2006 Dünya kupasında. O turnuvada Zidane Fransa için neyse bu turnuvada da Pirlo İtalya için öyleydi. Aslında ne çok da benzedi durumları. İkisi de kariyerinin son demlerini yaşıyordu. İkisi de finale taşıdı takımlarını. İkisi de çok konuşulan panenka usulü muhteşem penaltı attılar takımları adına. İkisi de finalde kaybettiler. İkisinin takımında da gözler hep onlarda, oyunun sıkıştığı zamanlarda dümene geçmeleri beklendi vs. vs.
  • Turnuvada göze batan golcü olmadı. İbo'nun İsveç'i iyi olsaydı her halde çok konuşulurdu ama o da tek başında ancak bu kadarını yapabiliyor. Ayrıca Pirlo dışında Iniesta çok iyiydi. Zarif hareketleri, çalımları ve paslarıyla klasını konuşturdu yine bücürük.
  • Turnuvanın en iyi hakemi bana göre bizim Cüneyt Çakır'dı. Tüm maçları izlemedim ama çeyrek final, yarı final ve final maçlarını gördükten sonra ondan daha iyi maç yöneten olmadı diye düşünüyorum. Üstelik tansiyonu yüksek bir maç da yönetti. Keşke ligde de bu kadar konsantrasyonlu iyi maçlar yönetse, keşke...
  • Turnuvanın 11'ine gelince. Kaleye Casillas'mı Bufffon mu seçsem bilemedim ama sanırım Casillas daha fazla hak etti. Buffon'a torpil geçmeyelim şimdi. Gerçi Casillas da en az Buffon kadar efendi adamdır, severim kendisini o da ayrı. Geri dörtlüye Lahm, Ramos, Pepe ve Balzaretti. Orta saha Ronalda, Ozil, Pirlo, Iniesta ve Silva. İleriye ise isim bulamadım :) Ama herhalde Torres olur herşeye rağmen. Ki bana göre İspanya'da onun oyun içerisinde olduğu zamanlarda İspanya daha atak, daha fazla pozisyona giren bir takım oluyor ama pek oynatılmadı. Ona rağmen gollerini atmaya devam etti Torres.
  • Turnuvayı piç edenlere gelince. Tabi ki Hikmet Karaman ve Ömer Üründül. Hikmek Karaman turnuva boyunca o kadar çok konuştu ki kayıt tutan melekleri bile yaka silkmiştir herhalde. Herif bi de öyle bir kendinden emin özgüvenle konuşuyor ki, dersin ki İspanya'yı durdursa durdursa bu adam durdurur. Ömer Üründül'e ise ne desem bilemedim. Yine o dalga geçen iğnelemeleri, yok "ben 100 defa dedim" tavırları, Van Marwijk bi bok bilmiyor afra tafraları off da off.. iyi ki turnuva bitmiş lan.
  • Turnuvanın Kiev'de olması taraftar görüntüleri açısından renkli bir tablo ortaya çıkarttı, bu da kayıtlara geçmeli :)

Turnuvaya dair aklımda kalanlar bu kadar. Bu postu okuyup aklına bişey gelen varsa, buyursun yorumlara eklesin hatırladıklarını.

5 yorum:

ahmet tolga dedi ki...

Akşam televizyon karşına oturdum dedim hadi eurovizyonu izlemedin oğlum bari euro2012 yi izle:P, final de olsa izle...
Arkadaş o nasil paslaşmadır hasta eder ispanyollar insani, topu goremiyorsun...

Ömer abiyi de anmadim degil hep derdi; xavi - iniesta olmasın messi hikaye diye ;) adam haklı beyler diyerek dağildim, haddimi bildim :D...

Alicim ellerine sağlık mukemmel okuma, senden futbol dinlemek istiyoruz yigiiiit... :)

ahmet tolga dedi ki...

Ali blog'a tweet butonu filan koy sunlari tweetleyelim hemen ugrastirma bizi kuzo teknoloji adamisin sen de boyle yaparsan :).

Protanopia dedi ki...

Ben de Almanlar kalsaydı dağıtırdı diyordum ama dün akşam İspanya'nın esasında tam gücüyle oynamadığını fark ettim. Sanırım çok başarılı bu oyuncu grubunu motive edecek bir şeyler gerekli sürekli.

Pirlo ile Zidane arasındaki benzerlikleri iyi yakalamışsın. Şaşırtıcı!

İbra'ya gelince Mehmet Demirkol'un dediği gibi sanki mahallede çocuklarla oynuyor havasında. Bu kafayla bi cacık olmaz zaten.O oynamasa daha başarılı bile olabilir İsveç. Ve göze batan golcü kesinlikle Dzagoev! 3 maçta 3 attı, direkleri vurdu yaladı vs. Keşke çeyrek finale çıksalardı da 4. bulsaydı. Torres'e kaldı gol krallığı işe bak :)

Cüneyt Çakır katıldı diye herkes hakem uzmanı oldu amk. Hakem lan işte tebrik edip maçlara bakalım, siktir edin :)

11 meselesine geline forvete Torres değil de Dzagoev'i koyunca ki Ronaldo'da forvet güzel bi 11 çıkıyor.

Hikmet Karaman'dan sonra ben Ömer Üründül'den şikayetçi olmayı bıraktım aslında.

Del Piero dedi ki...

Teşekkürler Tolga :))
Dediğin gibi Xavi-Iniesta ikilisi takımlarında kilit isimler. Platini bunlara kupa vere vere bi hal oldu artık :)
Blogun paylaşımı noktasında ise bu kadar kapalı olmasını ben istiyorum :) Tabi ki gizli saklı bişey yok, zaten gayet sıradan şeyleri sıradan bir dille yazıyoruz ama işte ben de bu amatörlüğü seviyorum. İstiyorum ki böyle kuytu kalsın, arada bi canım sıkılınca buraya kusmak için uğrayayım. Senin gibi 3-4 dostun okuması yeterli, daha fazla kimsenin beynini kokutmayalım :))

Karamuratım sana gelince :) lan uzun yıllar sonra birisiyle karşılaşmak gibi oldu bu, bloğunu terkeden kaptan :)
Tüm maçları izlemedim baştan dedim, Dzagoev'in bahsi ondan geçmedi.İbo eleştirisine katılmıyorum zaten :)
Hakemlere gelince, ulan zaten hiç bi konuda uzman değiliz ki. Anladığımız bildiğimiz kadarıyla yorumluyoruz. Finaldeki hakem bana göre İspanya'nın bi penaltısını vermedi, elle oynama oldu ceza sahasında. Yine İtalyan bi oyuncu ceza sahasında dirsek yedi, herif yere yıkıldı, adam İspanya lehine faul verdi. Tabi maç böyle farklı bitince kimse bunları sallamaz. E tabi bizden Cüneyt Çakır olunca da daha farklı bir gözle de izliyorsun maçları, orası da öyle.

ahmet tolga dedi ki...

Saygı duyarım Alicim, ama düşünce paylaştıkça çoğalıyor...