10.11.2024

Rashomon (1950)

Bugün 10 Kasım, Atamızın bedenen aramızdan ayrılışının 86. yılı. Onu her daim hatırlıyor, saygı, sevgi ve şükranla anıyoruz.

Başlıktaki filme gelirsek; özellikle 1970 öncesi filmleri izlemek zaman zaman zorlayıcı ve açıkçası sıkıcı olabiliyor. Ancak bazı klasikler var ki, merak eder ve izlersiniz. Akira Kurosawa'nın bu filmi de tam olarak o filmlerden biri. Kurosawa'ya uluslararası ün kazandıran ve Japon sinemasını dünyaya tanıtan bu yapım, aynı zamanda sinema tarihinde ilk kez kameranın doğrudan güneşe çevrildiği bir film olma özelliğini taşıyor.

Filmde, genç bir gelinin tecavüze uğraması ve samuray eşinin öldürülmesi olayı, dört farklı bakış açısından anlatılıyor: olayın faili olan haydutun, genç kadının, ölen kocanın hayaletinin ve sonradan öğreniyoruz ki, olaya tanık olan bir oduncunun gözünden. Filmin ana teması, "İnsanlar bencildir ve gerçekler, olaylara bireylerin kendi bakış açılarıyla yaklaşması ve kendi süzgeçlerinden geçirmeleri neticesinde eğilip bükülür," şeklinde özetlenebilir.

Dönemin zorlu koşulları, özellikle atom bombası yemiş bir devlet olarak Japonya'nın yaşadığı acılar, Kurosawa'nın bu tür karamsar temalara yönelmesine neden olmuş. Ancak filmin tamamen karanlık bir yapım olduğunu da söyleyemeyiz; umut da var. Kameranın zaman zaman ışığa, güneşe dönmesi, umuda tutunma çabasını simgeliyor. Nitekim film de umut ile sonlanıyor.

Bu aralar ülkemizde gündem olan Narin Güran davasını ve verilen ifadeleri düşündüğümde, filmin teması daha da bir anlam kazanıyor. Neredeyse asırlık bir filmin hâlâ güncel, çarpıcı ve geçerli olması, sanatın zamanı aşan gücünü gösteriyor. Film notum: 7/10.

Hiç yorum yok: