24.09.2010

Seinfeld

Yine piyasayı bilenlerin muhtemelen çok iyi bildiği ama benim geç keşfettiğim bir dizi Seinfeld. Ya da geç izlediğim diyelim. Çünkü yaklaşık bir senedir namını duyuyordum ama izleme fırsatı bulamamıştım. Kısaca komedinin, sit-com’un kralı diyebiliriz. Henüz iki sezonunu bitirdim ve çok şükür ki toplam 9 sezon. How I Met Your Mother ve Coupling gibi, son zamanlarda izlediğim dizilerden farkı konuları kadın-erkek ilişkileriyle sınırlı olmaması. Tabi ki konunun kadın-erkek ilişkileri üzerine gitmesi kaliteyi azaltmıyor. Zaten özelikle Coupling son sezonu hariç altına işetecek kadar güldürmeyi başarabilen harika bir örnek. Belki farklı konuların olması hayattan daha fazla ayrıntı yakalanması ve insanın kendisi ile daha fazla özdeşleştirmesi olabilir.

Nasıl ki Coupling’in Jeff’i, HIMYM’ın Barney’si varsa Seinfeld’in de Kramer’i var. Az ekrana geliyor belki ama kesinlikle öz geliyor. Kramer gibi Costanza da çok komik bir karakter. Kısa boylu, kel her zaman batıran bir adam diye özetleyebiliriz. Dizinin senaristi ve oyuncusu Jerry’nin performansı çok yukarılara çıkmasa da aradaki stand-up ları orijinal. Ben kaldığım yerden devam edeyim gülmeye deyip kaçayım.

10.09.2010

Batan Meseleler #1

Yapılan araştırmalara göre en fazla üniversite mezunu yüzdeli şehir Ankara’ymış. Ama bazen insan şüpheye düşüyor işte. Bir türlü öğrenilemeyen bazı davranışlar yüzünden. En sinir olduğum mesele metrodaki iniş-binişler. Mantık temelde çok basit: Yani önce inecekler insin sonra da binecekler binsin. Çünkü iki tarafa da akım olursa kaos olacak. Ama bunu öğrenmek istemeyen içi dolu trenden insanların inmesini beklemeden binmeye çalışan kazma kitle oldukça fazla. Israrla inerken “müsaade edin önce inelim” diyenlere rağmen durum değişmiyor. Bize de insanların çoğunun salak olduğu gerçeğini kabul etmek düşüyor galiba.

Bir başka mesele de yürüyen merdivenler. Acelesi olanlar için yürüyen merdivenin sol kısmının yürümeye açık olması lazım. Sabit duranların ise sağda beklemesi. Ama bu meselede de malum sebeplerden yine bir gelişme yok. Öne dikilen bir iki kişi arkadaki beş kişiyi engelliyor. Ve ben o anlarda kafayı yemeye devam ediyorum.

3.09.2010

Mezun



Bundan yaklaşık iki buçuk ay önce Büyük Gün demiştim ama o gün içimde patlamıştı. İki tane bütünleme sınavını da verip sonunda üniversite mezunu olmayı başardım ve üstümden çok büyük bir kalktı. Her ne kadar okulu toplamda 1 sene 2 ay kadar uzatmış olsam da bunun bana koymasından ziyade bittiğine şükrediyorum. Artık iş hayatıyla ve kendi paramızı kazanmanın başlamasıyla birlikte farklı tercihlerin ve bireysel anlamda daha özgür bir hayatın başlangıcı olsa gerek bugün.

Liseyi yeni bitirdiğimde üniversiteyi bitirmenin bir mesele olarak gözüküyor olmasına gülerdim herhalde ama işte insan karakteri ve üniversite özgürlüğü (rahatlık mı desek yatış mı desek bilemiyorum) farklı hallere sokuyor. Neyse bitti kurtulduk çok şükür. Darısı henüz bitirememiş arkadaşların başına!